Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ANLAM İFADESİ

Resim
ANLAM İFADESİ Hayatta en önemli şey belki de insanın kendini ifade edebilmesi; çok yazmak, çok okumak, çok düşünmek ifade biçimini etkilerken, çok güzel (veya yakışıklı) olmak, çok korkmak, çok utanmak, çok sevmek, çok konuşmakta bunun çok değerli yöntemlerinden. Mevlana demiş, "Anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır." Düşünmek lazım, bilmem kaçıncı yüzyıldaki bu söz hala geçerliliğini koruyor mu, fazlasıyla dokunup bozduğumuz herşey gibi bu söze de bir kılıf ya da bir dokunuş yapmışızdır belki de. Neyi ne kadar, nerede ve ne zaman ifade ettiğimizin önemi, fazla konuşarak, gülerek ve abartarak yaptığımız herşeyden fazla kıymetli. Hiçlik kaygımız ifade edemediğimiz herşeyle alakalı. Hayatımızda varolan şunlar var bikere "Hiçbirşey,hiçkimse,hiçbiryer..." gibi belirsizliklerle dolu birçok kalıp. Sürekli kullandığımız bu kalıpların içinde gün geçtikçe kendimizi ifade edemeyip boğuluyoruz, vazgeçmek ya da önemsememek herşeyden kolay ve bu kalıplar t...

TÜKENEN KALEM

Resim
TÜKENEN KALEM Bugün okuduğum bir yazı fazlasıyla düşündürdü beni. "Tükenmişlik". Teşekkürler Meryem Üzerli doğru dürüst türkçe konuşamasan da hayatımıza kattığın çok değerli bu sendromla ülkecek başa çıkmaya çalışıyoruz. Tabi bizim senin gibi kaçacağımız başka bir anavatanımız yok. Yazı da insanların fazlasıyla mutsuz ve mutsuzluklarıyla nasıl başa çıkacaklarını bilmediklerinden, hiç kimseye sabır göstermediklerinden, fazla bencil olduklarından bahsediyor. Biz karşımıza birinin çıkacağı, aşık olacağımız, bütün sorunlarımızı dinleyip-çözecek, hep destek olacak, az konuşacak, başımız sıkışınca koşacak, çok sevecek ve sayacak, aldatmayacak, yüksek sadakatli birini bekliyoruz. Olmuyor ve yine olmadı. Neden, Nerede yanlış yapıyorum? Şunu hiç hesaba katmıyoruz, ya karşımızdaki kişi de işte tamda böyle birini istiyorsa. Hayır, hayır ben daha fazla tükendim ve ben daha çok aldatıldım. Evet bunu iddaa ediyoruz. Tamam ama benim çok fazla ilgiye ihtiyacım var, ayr...

FANATİZM

Resim
FANATİZM Hayatımda ilk tanıdığım fanatik babam, o bir Galatasaray fanatiği. Çok mutluyuz ki artık 54 yaşında ve bu coşkulu duygulardan biraz arınmış durumda. Çocukluğum Galatasaray maçlarında nerede olursa olsun izlemekle, arkasında "Damla" yazılı formayı tabiki giymekle ve tezahurat etmekle geçti. Hiç unutmuyorum lise 1'in yazında amcam herkese arkasında ismi yazılı forma getirmişti ve biz o formayla mecburi bikaç gün geçirmiştik. Evlendiği günün akşamında ilk önce Galatasaray maçını izleyen biri için bence normal bir davranış. Sene 2000 Galatasaray UEFA kupasını alıyor, aldı ama nasıl aldı bir de bana sorun. En son babamın üstündeki kıyafetleri parçalamak suretiyle çıkardığını hatırlıyorum. Galatasaray maçları öncesi türlü tembihlere maruz kaldıktan sonra, eğer yenildiyse de sonraki bikaç gün eve gazete alınmaz, spor programları hemen değiştirilir, bu fanatikliği bildiği için telefonla arayıp çeşitli şakalar yapan eş dost akraba hayatımızdan sonsuza kadar çıkarıl...

UMUDUN TUHAF HİKAYESİ

Resim
UMUDUN TUHAF HİKAYESİ Şu umut denilen şey yok mu, var hemde kırılmış olsa da var, ürkmüş olsa da ağlasa da var, yorulmuş olsa da yalnız olduğunda bile var, hikayesi ondan tuhaf her zaman varolduğu için tuhaf. Kapıdan içeri giriyorum, her yer ilaç kokuyor fazlasıyla, bir de soğuk kokuyor, bilir misiniz soğuk kokusunu, böyle pis gibi kokar ama sadece soğuktur. Solda bir masa yanında bir elektrikli ısıtıcı şu kalorifer tipinde olanlardan, masa başında bir kadın ufak tefek, sabahın 8'i makyajı akmış heralde bir gün önceden kalmış, saçları en az 3 gündür yıkanmamış, üstü başı da saçları kadar yıkanmamış. Karnı var mı yok mu bilmiyorum, var gibi de yok gibi de, kilolu belki de. Meğersem hamile. Benden 5 yaş büyük, 2. çocuğuna hamile. İlk çocuğu sakat olarak dünyaya gelmiş, üzülüyorum ama ilk dakikadan daha çokta kızıyorum suçu olmayan 2. çocuğa. Neden daha fazlası, 2. çocuk erkek olur umudu diyorum içimden, bu çok olası. 1. çocuk eşinden hamileyken gördüğü şiddetten dolayı...

CİNSEL MAĞRURİYET

Resim
CİNSEL MAĞRURİYET Son bikaç haftadır sosyal medyada, gazetede, dergide konu ile ilgili türlü yorumların yapıldığı bir klip var işte şöyle; Tepkinin iyisi kötüsü olmaz gözüyle bakılırsa evet Athena Acun'un hegomanyasından bakayım klip kaç dakikaymış; 5 dakika 25 saniyeliğine çıkıp bu klibi çekmiş, şarkı sözleri klipten daha dikkat çekici. Verilmek istenen mesaja odaklanarak trans bireye yapılan şiddete dikkat çekiliyor fakat "ses etme" derken ana tema trans bireylere yapılan şiddet mi olmalı? Birçok konuya perdenin arkasından baktığımız gibi bunda da sorunun büyüğünü anlayıp, istedikleri sorudan başlamışlar gibi. Evet yine de inkar etmiyorum, en azından bir mesaj verilmeye çalışılmış ama bu 15 günde 2,5 milyon kadar izlenecek bir mesaj değil. Nerdeyse hergün bir yerlerde yakılarak ya da türlü şekiller yıkılarak öldürülen trans bireylerin durumu bu kadar da basit anlatılmamalı. Şarkı ve klipten yani projeden önce hatta, Zenne filmi izlenseydi, hatta Trans...

LILYA 4 EVER

Resim
LILYA 4 EVER İşte Lılya, filmden sonra oyuncunun hayatıyla ilgili bikaç şey okurken insanların Japon-Rus genlerinin Lılya gibi mükemmel birşey yaratabileceği ortak fikrinde toplandıklarını gördüm. Andrey Tarkovski filmlerinden sonra ilk defa bilmediğim bir Rus yönetmenin filmini izliyorum, filmhafızası sayfasındaki tavsiyeye uyarak izlediğim LILYA 4 EVER filmini kesinlikle tavsiye ediyorum. Her yıl tatilde görüp türk erkeklerinin üzerine atlayan ruslardan ilk defa nefret etmeyip, hatta karakterli bile olabileceklerini düşünerek hak verdim. Sovyetler Rusya'sında gerçekten zor günler yaşanmış, film durumun trajedisinden ziyade, ülkenin cinsel gerçekler tarafından da durumunu gözler önüne seriyor, pek değişmeyen birşey sanırım hala kaçış yolu arıyor olmaları. LILYA 4 EVER !

ALÇAKLIK KORKUSU

ALÇAKLIK KORKUSU Biliyorum,biliyorum yükseklik korkusu tamam da, alçaklık korkusu nedir? Ne ve kim ile açıklanabilir, hayatın akıcılığında ya da açıklığında açıklanabilir, kim ile ilgili kısmına ise eşlik edecek herkesin hayatında birçok, birden çok insan vardır. Alçaklık korkusuna kapılma olayı, sanki bir çölde kum fırtınasına ya da heyelana kapılmak gibi birşeyler oluyor insanlara. Doğal afetlerin tüm doğallığıyla yaşanan ülkemizde alçaklık korkusuna da kafana taş düşebilir, karşına ayı çıkabilir misali kapılabiliyorsun. Hadi kapıldın, ya kurtulması, bir de olayın seyir hali var ki bu en önemlisi, sosyal bir canlı olan insan türünün çevresindeki insanları türlü durumlar veya sözler ile darlaması durumu ile baş gösterir. Kimsenin, kimseye, hiçbir yer veya zamanda ihtiyaç duymaması hali var, evet bu hal olmalı, ohal ile yaşanılan bir ülkede bu halin de olması gerekli. Alçaklık korkusunu aşağı ya da yukarı seyir haline çeken durum, ihtiyaçlarının aşırılığı. Eksikliklerini...

UMUT ETMEK ŞIMARIKLIK MI?

Resim
UMUT ETMEK ŞIMARIKLIK MI? Hangi konu, film ya da kitapla bağlantılı bu soru gerçekten hatırlamıyorum, günlerdir düşünüyorum fakat hatırlayamıyorum. Çok tatlı bir not defterim var, tatlı deyince küçük birşey gelmesin akıllara oldum olası ufak tefek şeylerden nefret ederim, haliyle not defteri olarak kullandığım defterde büyük sayılabilir. En büyük hatam bu pembe kaplı defteri herzaman heryerde yanımda taşımamak, üzerinde de ; "I write because... i have a lot to say" yazıyor, manidar da, taşınası. Belki de bir radyo programında denk geldim kimbilir. Belki 30M'de arkamda oturan çift konuşurken duydum. Fazla seçenek var, herşey için. Neden umut etmesin insan, ya da neden etmez ? -Gururu kırılınca mı -Kalbi kırılınca mı -Parasız kalınca mı -Dostsuz kalınca mı Bir hayli seçenek ve durum var. Peki bunlar hepsini ve daha fazlasını yaşadığında umut etmeye devam ederse ne olur? -Şımarık -Salak -Pembe gözlüklü -Hayata aşırı dozda bağlı Sebe...

KISIR YEMEK

Resim
KISIR YEMEK Dünyanın en insan canlısı insanı değilim bu bir gerçek, ama yer yer sevecenlik ne bileyim bir hoşsohbetlik (hoşsohbet olmak durumuyla ilgili yeni öğrendiğim bir kavram var "muhabbetçi",yarı ingiliz yarı türk bir başka arkadaşımın tanımlaması.) gelmiyor değil, birazda yalnız kalmayı ve yalnız olmayı hiç ama hiç sevmiyorum. Böyle zamanlardan birinde çokta genç iken üniversiteye başladığım zamanın ilk yılında apartta kalıyorum, sınıf arkadaşlarımdan bir kız da o apartta kalıyor. Trakya insanını ilk onunla ve yine aynı apartta kaldığım oda arkadaşımla tanımaya başladım. Şimdi ikisiyle de hiçbir yer ve zamanda görüşmüyor olmam ve görüşmeyecek olmam durumundan dolayı gönül rahatlığıyla isim verebilirim. Kendisiyle ilgili anlatmak istediğim şeyler olan sınıf ve apart arkadaşım Merve.  Hergün okula beraber gidip geliyoruz, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyor, ne kankalık ama. Bir sevgilisi var ve beni tanıştırmak istediğini söyledi, yahu nasıl oluyor 24 saat beraberi...

IT'S NOT TRUE

Resim
IT'S NOT TRUE Doğru olmayan şeylerin varlığıyla ilgilendiğimiz gerçeği var, aslında neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayamadığımız gerçeği belki de daha fazla. Bir dönemler senaryo yazarlığı kursuna gitmiştim hocamız her hafta bir ödev veriyor ve herkes kendi bakış açısıyla verilen konuya göre kurgu yapıyordu, senaryo yazmanın başlangıç noktası kabataslak hikaye oluşturmakla başlıyor. Birgün konu vercekken böyle bir tıkandık ne olsun diye, biz amatörler daha kurgulayacağımız konuyu bulamamışken, hoca döndü bize hayat zaten bir hikaye, anlatacak o kadar çok şey var ki seçin birşey işte dedi. Haklıydı, düşünecek,yazacak,kurgulayacak ve hissedecek yüz binlerce konu var. Heryerimiz anlatacak şeylerle dolu. Geçen gazete okurken 2015 yılında kitabı çıkmış bir yazarla ilgili bir yazıya denk geldim, buarada kitabı daha alıp okumadım ama yazarın adı Ömür İklim DEMİR, kitabın adı Muhtelif İlhamlar. Ömür bey bir avukat ve yıllarca bu işi yaptıktan sonra üretmekten kendini alıkoyamam...

GÜVENMEK SANATI

Resim
GÜVENMEK SANATI Birkaç kere konuya değindim sanıyorum, birçok kere. Yine neden değiniyorum, saat gecenin bilmem kaçı, bu kaldı yani değinecek... Modern-tekno çağdayız, buharlı sistemlere ya da suyun kaldırma kuvvetine değinecek değilim, zaten bunların çokta önemi yok, keşfedilecek birşey kalmadıkça güvenmemeye başladık belki de. En mühim şeyler keşfedilmiş, mesela gergedan fil ile su aygırının karışımı bir hayvanmış, biyolojik olarak tabii, çiftleşmelerinin bir meyvesi değil. Neden fazla eşliliğe itiliyoruz, kalbimizle mantığımız pek senkron değil sanırım, 22 temmuz 1991 doğumluyum, Yengeç burcu olduğumu söylerler ama aksine yükselen burcum olan Kova'nın bütün özelliklerini taşırım, hakkımda ufak detayları da verdikten sonra konunun özüne geçebilirim. Zeka ve mantık; güvenmeye belki de engel. Bugün biraz bunu sorguladım, zeki ve mantıklı bir insansan "tamam canım öyle diyorsan öyledir" diyemiyorsun, ya da öyle deyip "beni uyuttu sandı salak" diyor...

KAFAMDAKİ SORULAR

KAFAMDAKİ SORULAR  Neden ranza çok kalabalık olmasa da orta halli ailelerde olan bir eşyaydı, ah -di li geçmiş zaman, herşeyi öldürüp üstüne bir -di atmışız. Ranza zevkli birşeydir neden zenginler mahrum kalmış, zenginliğin nesi kötü, bu duyguyu yaşayamamışlar işte, çocukları, çocuklarının çocukları falan. Ranzası olmadığı için eminim köşelerde ağlayan bir zengin olmuştur. Bir dakika ya kardeşimle benimde ranzam yoktu, yoksa bizde zengin miydik, babam bunu saklamış olamaz yıllardır, eğer öyle yaptıysa çok acı veriş olmalı. Ama bir sebebi de ilkokula ilk başladığım günden beri okula gitmek istememem, liseye kadar ebeveynlerimin yalvarmasıyla gittiğim için okula okumam etmem diye söylemedi heralde, ne kültür düşkünü bir adam.Geçenlerde iş dönüşü servisteyken bir kamyon gördüm ve bir firmanın ibaresi vardı; ranzaevi.com. 90 larda olsaydık pekala yaratıcı bile bulunabilirdi. Türkçe-matematik ya da sözel bölümü öğrencilerinin ne okurlarsa okusunlar sayısal mezunu bir öğrenci kada...

25

Resim
25 22 Temmuz 1991, sıcak bir yaz günü, Bolu. Şaka şaka o kadar da geriye gitmeyeceğim. 1 yıl kadar geriye gitmek kafi şu anlık, 1991 yılına gidebilecek gücü bulduğumda belki de bir kitap haline getirmiş olurum, herkesi ve herşeyi. Ortaokulda bir öğretmenim vardı, günlükler arkada bırakılan izlerdir, tutmayın gerek yok derdi hep, 90 lı yılların günlük furyasına bende kaptırmıştım kendimi hatta bu lise zamanlarımda da devam etti. Her zaman yazmayı sevdim, hemde çok. 22 Temmuz 2015 ile 22 Temmuz 2016 arasında birçok şey oldu,fazla yanlışlar, fazla fazla alınan dersler, fazla gözyaşı, fazla fazla atılan kahkahalar. Yaptıklarımdan hiç pişman olmadım, daha aklım yapamadıklarımda. Hayat benim için yapmak istediklerimin bir döngüsü halinde devam ediyor; Ben görmek, hissetmek ve yaşamak için buradayım. Denemek, denemek ve görmek. Canlı kanlı, hayaller nasıl suya düşer ? Benim gözlerimin önünde boğuldu. Çok klasik biliyorum, çırpındıkça battı. Bazen teslim olma...

GEZEGENLER ARASI GEZEN ADAM

Resim
GEZEGENLER ARASI GEZEN ADAM Adam gezegenler arası gezen adam. İyi ve güzel kadınları ağlatan işte o adam. Kararsız, sabırsız, masrafsız. Ruhunun derinliklerinde bir deniz var; dalgalı ve yosunlu. Dalgası yeşil, yosunu mavi. Heyecanlanınca gitmek gelir içinden, sigarasını çabuk içmek, sonra da belki biraz yüzmek. Anlatıyordu bazen de aldatıyordu, çünkü karşı koyamıyordu. Kafasının karışıklığına da çare arıyordu. Bekliyordu, çözüm ararken fazla zorluyordu. İyi ve güzel kadınları harcıyordu. Vicdan azabı çekiyordu, çekip gidiyordu. Bazen yapamıyordu. Ağlıyordu bazen de anlatıyordu, çünkü istiyordu. Balık tutmayı sevmiyordu, beklemeyi de hiç sevmiyordu ama hep bekletiyordu. Çok kafası karıştığında bir sigara yakıyordu, hiç öksürmüyordu. Yorgun olduğunda erken yatmıyordu,sızıp kalıyordu. Ne yapacağını bilemediğinde çok kızıyordu. İstediğini almak için uğraşmıyordu, ne istediğini de çoğu zaman unutuyordu. Vazgeçmiyordu belki ama kendisini de hiç yormuyo...

VANTROLOG

Resim
VANTROLOG Latin dilinde “karın” anlamına gelen “venter” ile, “konuşmak” anlamına gelen “loqui” kelimelerinin birleştirilmesiyle (ventriloquist) Vantrolog kelimesi bulunmuş. Aslında olayın karınla hiçbir ilgisi olmamasına rağmen, damak ve dil hareketleriyle çıkarılan bu sesler büyük bir çoğunluk tarafından karından konuşulduğu şeklinde bilinmektedir. Vantrolog sanatını araştırırken aşağıda da türlü korkutuculuk derecelerine sahip bu kuklalarla karşılaştım. Vantrologlar sahnede kukla yardımıyla onların ağızlarından konuşuyormuş gibi göstererek aslında kendileri "karından" konuşarak bu sanatı iştirak etmektedirler. Olayın kurgusu ve işleyişi bu döngünün üzerindedir, hatta vantrolog sahnede deminde bahsettiğim türlü korkutuculuklara sahip kuklalarıyla esprilerde yapmaktadır, güldüremeden düşündürüyordur belki de.  Eski zamanlarda tahmin ediyorum ki bir çocuk figürü. Kuklalar bu kadar ürkütücü olunca yine ürkütücülüğüyle hafızalara yerleşen bebek Chucky geliyor ...

BAŞINI BENDE KAÇIRDIM

Resim
BAŞINI BENDE KAÇIRDIM Bazen öyle zamanlardayken başlangıçlar kaçar, başını ararken sonunda ya da ortasında buluruz kendimizi. Faydasız birçok iş veya kişi ile uğraşırken hatta. İşi bilen kişi, seni kendi gibi bilen biri olmalı hayatında. Vaktin, nakitin,sevginin ve saygının tüketilmesiyle ilgili biraz bahsetmiştim sanırım, bira tüketmek,çorap tüketmek, seni,beni ve yüreklerimizi tüketmek içinde yazarım belki ilerleyen günlerde ama... Sevgi ve özellikle saygıyı tüketmekle ilgili birden fazla defa... Özellikle tabi bu bir istatiksel çalışmaya dahil olmamakla birlikte +25 yaş üstü genç topluluğun kadın-erkek ayırmaksızında yine istatiksel bir veriye tabii olmadan çeşitli eğitimlerin yaşları +30 u çokta fazla geçmeden verilmesi gerektiğini gözlemlemiş buluyorum. Topluluk içinde davranışlar değerlendirilirken özellikle anne ve babalarının bilmem kaç km uzaklıkta olmaları da heycan verici olur, kimse çocuğunun davranış bilimleri dersinden kaldığını belki de görmek ...

MASUMİYET MÜZESİ

Resim
MASUMİYET MÜZESİ "Herkes bilsin,çok mutlu bir hayat yaşadım." Kemal BASMACI Diyebilirim ki hayatımdaki en farklı, en unutulmaz tecrübelerden biri. Bu kitaptan sonra sanırım yaşayan yazarlardan en büyük tutkuyla tanışmak isteyeceğim kişidir Orhan Pamuk. Kurgusu,zekası,duygusu her romanında farklı bir tonlamayla karşımıza çıkıyor sanki. Çoğumuzun bildiği (bazı) nedenlerden ötürü yazımı New York'ta başlayan bu roman için Orhan Pamuk müzenin kurulumu da dahil 8 ideoloji dolu yılını harcamıştır. Ana karakter Kemal Basmacı'nın tutkulu ve bir o kadar da tutuklu aşkını yaşıyoruz kendisi ile beraber. Ne,neden,niçin diye sormadan saplanıp kaldığımız sayfalarda Kemal bey'i bazen gözyaşıyla bazen sinirle bazen de onun yerine utanarak ve unutmaya çalışarak ortak olmaya çalışıyoruz hikayesine. Umutlandığımızda  oluyor umutlandırıldığımızda. Cesaret,esaret ve felaket. Hiç birşey Kemal bey için bitmiyor ve yıldırmıyor.  Ne kadar ken...

İNTERNETTE TANIŞAN SON ÇİFT

Resim
İNTERNETTE TANIŞAN SON ÇİFT Adından da anlaşılacağı gibi oyun bizi bir sanal maceraya davet ediyor. Kim ve ne olursa olsun hepimiz ama hepimiz çeşitli nedenlerle sosyal sayfalarda ya da aplicatıon larda turluyoruz, sebeplerimiz farklı ama amaçlarımız aynı; uygun arkadaş, uygun sevgili, uygun birşeyler ya da birileri. Aslına bakılırsa önümüzde bir umman varken dere de boğulmak istemiyoruz. Facebook,twitter,instagram gibi popüler sayfalar doğru kullanıldığı sürece birini tanımak için çok güzel bir araç. Ülkemiz ve bizler zor günler geçiriyoruz, bazı konular hatta birçok konu artık fazla hassasiyet kazandı ne yazık ki; dikkatli ve temkinli olmalıyız. Durum böyle olunca hassas noktalara değinmeden birini en güzel tanıma yöntemi sosyal hesapları oluyor. Hepimiz isterdik komşu teyzenin bizi layık gördüğü askerliğini yapmış, eli ekmek tutan delikanlıyla bir pastanede muhallebi yiyelim. Ama olmuyordu işte hepimizin saf ve temiz duyguları sol cebinde mi kalmış ne. Oyun adından da be...

HARAKİRİ FİL

Resim
HARAKİRİ FİL Şehrin karmaşası içinde, çok önemli işlerimizin olduğu bir orta kuşak insanıyız. Hergün metro,metrobüs,otobüs,dolmuş vb. uzun metrajlı ne var ise metre metre kullanıp santim santim gidiyoruz, son zamanlarda (diyebilirim ki 1-2 yıldır) çok popüler olan bir kültür tekrar hayatlarımıza yerleşti; dergi okumak. Öncülüğü OT dergisi ile başlayan bu serüvene KAFA da çok popüler olarak devam etti. İkisinin de tirajları çok yüksek ve neredeyse hepimizin tanıdığı bildiği insanlar yazılar yazıyor hatta sizde isterseniz kısa öykü ve hikayelerinizle dahil olabiliyorsunuz bu maceraya. Okuyucularından çok güzel destek ve değer gören bu dergilerin içerikleri hepimizi yansıtır seviyedeki gerçekliği ile bizi orta noktada birleştiriyor. Zaman zaman verdikleri posterler, stikerlar , takvimler adeta birer hatıra gibi yerlerini alıyor. Sisteme tepkisi, durum ve olay analizleri, ülkenin nabzını tutan tarzlarıyla söylemediğimiz birçok şeyi tek bir nefeste söylüyor, adeta bir tercüman bankası. ...

JEHAN BARBUR

Resim
JEHAN BARBUR Bu sesi güzel gönlü güzel kadın ile ilgili belki de çok önce yazmalıydım,neyse "dünya leyla olmuş" iken hakkında yazmak için hala fazla zaman var. Dün gece Kadiköy Sahne'de gerçekleşen performansı gerçekten muhteşemdi,geçen yıl Beyoğlu Hayal'de izlemiştim "Sizler Hiç Yokken" albümü çıkalı sanıyorum birkaç hafta olmuştu, şarkılar çok tazeydi.Dün gece üç şarkılık bir performans ile Fırat Danış'ı da dinleme şerefine nail olduk. Bunun yanında en direkt olarak değinmek istediğim durum; bu tarz müzik yapan yıllar önce Yasemin Mori konserine gitmiştim Eskişehir'de okurken hatta o tam bir trajediydi, konser alanında 50 kişi ya vardı ya yoktu. Dün gece gözlemlediğim kadarıyla ki Jehan Barbur her kesime daha hitap eden, müzik anlayışı daha büyük çoğunluğa hitap edebilecek biri iken yine çok dolu değildi, yani tıklım tıklım değildi en azından hemde bir cuma gecesi.Durum böyle iken kısadan Türk halkının müzik kültürünü kısa bir analiz etmek gere...

DAİRE

Resim
DAİRE Atıl İnanç 2009 yılında Kolpaçino yu yaptıktan sonra 2013 yılında sanıyorum ki radikal bir karar ile bu filmi yapmıştır. Aralarında hiçbir benzerlik ve tesadüf olmayan bu iki film arasında kendiyle çelişkiye düştüğüne eminim. Bir avuç insanın taşrada yaşamaya daha doğrusu yaşamak için bir neden arayışına varoluş ve kurtuluş mücadelesine bizi dahil eder, popüler kültürün komedi, aşk vb. tarzdaki yapılan her film için gerçeklikten uzak olarak değerlendirilmesi çok muhtemel olan, hitap ettiği kesim ile beyaz perdeye aktardıkları arasında ısrarla benzerlik bulunmayan bu kurgu aleminde, daire; gerçektir ve aktarmakta da başarılıdır. İşler taşrada böyle olur; kullanılmamak üzere bir havaalanı yapılır, Zonguldak ta büyümüş biri olarak Çaycuma ilçesine yapılan havaalanının neden doğru dürüst aktif olamadığı Zonguldak halkı için kafalarda bir soruydu,  Tiyatro salonunun belediye tarafından düğün salonuna dönüştürülmesi ise yine Zonguldak ta Şemsi Denizer salonunun tiyatro d...

WE CAN DO IT !

Resim
WE CAN DO IT ! Başlık dikkat çekici olunca kurgusal boyutta da bir dikkat çekicilik olmasına dikkat ettim tabiki; insanların özensizliği. Bu bence başlı başına sosyolojik bir konu, irdelenmesi, zedelenmesi gereken. Birtakım gözlemler sonucunda Türk halkının hiçbir tarzı olmadığına karar verdim bunun styling bakımından değil sadece dünyaya bakış,yaratılış bakımından tek bir konu başlığı altında nitelendirilemeyecek kadar geniş ve hassas. Biz o kadar yorgun,o kadar bitkin, o kadar umutsuzuz ki kendimizle başbaşa kalmaktan o kadar korkuyoruz ki bu fiziksel görüntümüze dolayısıyla değil direkt olarak ruh halimize de yansıyor. Yanlış anlamaları önlemek adına kimse kimseden stil ikonası olmasını veya hayata gülen,ışık saçan koca bir çift göz ile bakmasını beklemiyor ama biraz özen yahu biraz kendine saygı, hangi olayda ya da hangi tramvalarımızda kaybettik kendimize saygımızı, hangi durakta kaçtı umutlarımız, hangi limanda terkettik o çok sevdiğimiz uzun boylu esmer sevgilimizi ya...

MENDİL

Resim
MENDİL Bugün Taksim yine çok kalabalık sanki kalabalık olmadığı birgün varmış gibi, da başka bir çok yağmur yağıyor, İstanbul kararmış yine bugün saklıyor bizi, bazen güzel saklıyor. Haftada en az bir gece Taksim de olurum, kafam yukarılarda gökyüzü ve birkaç eski bina bakışa bakışa yürürüm, adı çok bilinen muhteşem beyaz yapıyı kendileri gibi kaba saba bişey yapıp adına da avm dedikleri o yerin hemen karşısındakine. Daha çok var arkadaşımla buluşmaya kafamda üşümedi değil, sahi bu kadar insanlar üstüme üstüme tepeme tepeme yürürken nasıl oluyorda kafam üşüyebiliyor, oradaki dükkanlardan birinden bir bere alıp kafama geçiriyorum, üzerimdeki son nakit para da abinin cebine girdi, neyse kart var üzerimde o herşeyi halleder, o en büyük, o birtane, bazen sıcacık evlerde yücelirken bazen de böyle gencecik dillerde yüceliyor. İşte o malum kitapçıdan aldım alacaklarımı her zaman bir alacağım olur ya zaten, önündeyim, Taksim milletlerarası , aralarından türkleri seçmeye çalışıyo...