BAŞINI BENDE KAÇIRDIM

BAŞINI BENDE KAÇIRDIM



Bazen öyle zamanlardayken başlangıçlar kaçar, başını ararken sonunda ya da ortasında buluruz kendimizi. Faydasız birçok iş veya kişi ile uğraşırken hatta. İşi bilen kişi, seni kendi gibi bilen biri olmalı hayatında.

Vaktin, nakitin,sevginin ve saygının tüketilmesiyle ilgili biraz bahsetmiştim sanırım, bira tüketmek,çorap tüketmek, seni,beni ve yüreklerimizi tüketmek içinde yazarım belki ilerleyen günlerde ama...

Sevgi ve özellikle saygıyı tüketmekle ilgili birden fazla defa...

Özellikle tabi bu bir istatiksel çalışmaya dahil olmamakla birlikte +25 yaş üstü genç topluluğun kadın-erkek ayırmaksızında yine istatiksel bir veriye tabii olmadan çeşitli eğitimlerin yaşları +30 u çokta fazla geçmeden verilmesi gerektiğini gözlemlemiş buluyorum. Topluluk içinde davranışlar değerlendirilirken özellikle anne ve babalarının bilmem kaç km uzaklıkta olmaları da heycan verici olur, kimse çocuğunun davranış bilimleri dersinden kaldığını belki de görmek istemez.

Tabi ya davranış bilimleri dersi bundan bilmem kaç yıl önce başlayıp bilmem kaç yıldır da 3. sınıfta olduğum işletme fakültesinin önemsiz gözüken, doktora, muhendise, yunan dilcisine, avukatına vb. meslek dallarına verilmesi pekte uygun olan ders, yakın zaman önce hatırladım.

Bunun gibi şeylerden bahsederken asıl bahsetmek istediğim şey benimde şuan olayın başını kaçırıp buralara kadar gelmeme neden olan Marousi'nin Devi.

Henry Miller'in neredeyse biyografi tadında kendini ve hayatını mitolojik ögelere yer vererek anlattığı bu kitaba mitolojiye benim kadar ilgisizseniz ve fazlasıyla milliyetciyseniz okumamanızı da tavsiye ederim.

Türk milleti dışında başka milletler hakkında konuşunca sinirden tuvalete kaçanda gördüm de ilginç bir şekilde baştan gerekli uyarıyı vermek istedim. Ne ilginç şeyler görmüşüm o da ayrı mesele. 

Yunanistan seyahatini anlatan Henry bey bol bol türkleri yerip ne kadar barbar, ne kadar medeniyetten uzak olduğundan dert yanarken milliyetçi gençlik için okumamaları doğrultusunda verdiğim doğru karar açık seçik ortadadır.

Mitolojik ögeler ise kitap daha akıcı olsaydı başı sonu kaçmadan belki daha zevkle okunabilirdi. Mitoloji eşittir Yunanistan olduğu içinde tabi farklı bir anlatım ve bağdaştırma olduğu da söz konusudur. Beğenmedim asla dememekle birlikle hafif sıkılmacalı olduğu kesindi benim için.

Çok tanrılı yunan mitojisinden etkilenen yazar düşünülesi şekilde şunu diyordu;

"Tanrılar, geldikleri gibi gizemli bir biçimde günün birinde çekip gidecek,arkalarında inanmayanları,manen zayıfları,dünyayı fırın ve fabrikaya çevirmiş ürkek ruhları aldatan insanımsı kabuğu bırakarak" Henry Miller/Marousi'nin Devi sy.83

Fırın derken birçoğu Trabzonlulardan oluşan fırıncılardan bahsetmiyordur sanırım.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İTAATKAR BİR KÖLE

CANIMI SIKAN BAĞZI ŞEYLER

OMG Nerdeyse 2 Yıl Olmuş!!!