MASUMİYET MÜZESİ
MASUMİYET MÜZESİ
"Herkes bilsin,çok mutlu bir hayat yaşadım." Kemal BASMACI
Diyebilirim ki hayatımdaki en farklı, en unutulmaz tecrübelerden biri. Bu kitaptan sonra sanırım yaşayan yazarlardan en büyük tutkuyla tanışmak isteyeceğim kişidir Orhan Pamuk. Kurgusu,zekası,duygusu her romanında farklı bir tonlamayla karşımıza çıkıyor sanki. Çoğumuzun bildiği (bazı) nedenlerden ötürü yazımı New York'ta başlayan bu roman için Orhan Pamuk müzenin kurulumu da dahil 8 ideoloji dolu yılını harcamıştır.
Ana karakter Kemal Basmacı'nın tutkulu ve bir o kadar da tutuklu aşkını yaşıyoruz kendisi ile beraber. Ne,neden,niçin diye sormadan saplanıp kaldığımız sayfalarda Kemal bey'i bazen gözyaşıyla bazen sinirle bazen de onun yerine utanarak ve unutmaya çalışarak ortak olmaya çalışıyoruz hikayesine.
Umutlandığımızda oluyor umutlandırıldığımızda.
Cesaret,esaret ve felaket.
Hiç birşey Kemal bey için bitmiyor ve yıldırmıyor.
Ne kadar kenardan köşeden anlatabilirim diye düşünüyorum çünkü herkesin bunu okuyup sonra da müzesini gezerek tecrübe etmesini dilerim.
Zengin insanlarda acı çeker,içip içip yerlere düşer, eli,kolu,nefesi değdi diye sevdiğinin her parçasını saklar,sarıp sarmalar yani çalar.
"Onlar yoksulluğun,para kazanmakla unutulacak bir şey olduğunu sanacak kadar masum insanlardı." Celal SALİK
Müzeden bahsetmem gerekir ise; kitaptaki olağanüstü kurgu ve betimlemelerin önümüzde ayaklandığı Çukurcuma'da 3 katlı bir yer. Rehberli turun varlığı bir yana bence yine de kitabı okuyanlar için kesinlikle bir şey ifade edebilecek bir müze. Kitabı okumayanlar için ise hoş bir tarihi müzeden ibaret olabilir. Ben kitabı çok tutkuyla okuduğum için müze farklı anlamlar yüklüydü. Okurken hayal ettiğim her şeyin elle tutulur gözle görülür bir maddesel hale bürünmesi heyecan vericiydi.
Kitabı okumayanlar için; Nişantaş'ında doğmuş büyümüş,zengin bir ailenin çocuğu olan Kemal Basmacı hesapta olmayan bir aşka tutulur ve nişanlısını,işini gücünü,arkadaşlarını kısaca herşeyini yavaş yavaş terkeder, hatta Nişantaşını bile. Sevdiği kadın artık başkasıyla evlidir ve Kemal Basmacı mum ucundaki ışık gibi o umutla 8 yılını sevdiği kadın ve onun eşi ile geçirir, bu sırada tutkuyla bağlı olduğu kadının nefesine bile dokunmak,koklamak istemektedir. Durum böyle olunca onun ile ilgili ne var ise toplamaya başlar ve müze haline getirir.
Kitabı okuyanlar için; ne duruyorsunuz bu haftasonunuzu hala görmediyseniz koşar adımlarla giderek Masumiyet Müzesine ayırın.
Orhan Pamuk üzerine; kitabın son sözünde roman ile ilgili açıklamalarının yanında Orhan Pamuk'un kırgınlıkları da yer alıyor haklı sebepler ile. O dönem hangi baskılara maruz kalarak baskı gördüğü konuyu açıkyüreklilikle dile getiren yazar konuya tuz basıyor.
İyi ki Orhan Pamuk var ve kitaplarını okuyabiliyoruz, ideolojisi ne olursa olsun( ki ben dediklerine katılıyorum) zekasını hepimizin ayakta alkışlaması gereken bir yazar. Birçok dile çevrilen kitapları Nobel ödülünden sonra da daha evrensel oldu. Müzede Türk'ten çok yabancı uyruklu vatandaşa rastlamanız olası.
Yorumlar
Yorum Gönder