ŞAHSİYETİ HATIRLA!
Haluk Bilginer'in Emmy ödülüne layık görüldüğü "Şahsiyet" dizisi efsanedir, Netflix'ten bakınız derim. İyi ki söyledim yoksa kimsenin haberi olmayacaktı.
Bugün diziye ait bir söz okudum; "Kadınlar erkekler aldatır sanıyor, erkekler kadınlar aldatır sanıyor, bilmiyorlar ki bu bir şahsiyet meselesi." fazlasıyla düşünülesi...
Bunu düşünürken bir yandan aldatmanın sadece fiziksel bir eylemden ibaret olup olmadığını da sorgulayalım, mental olarak o ilişki de değilsen, hala eskilerden bahsediyorsan, gerçekten duygularından emin değilsen ve dengesiz davranıyorsan ki dengesiz olmanın tek nedeni bu mu onu da irdelemek lazım. Yine brain storm tadında zincirleme düşünüyorum. Eğer böyle ise geriye zaten fiziki olarak aldatmış olman kalıyor ki, bu da yani çok ta şey değil. Takılma yani buna.
Birkaç arkadaşım ile bunu sorguladık, yani ben dünyevi şeylerden konuşmayı fazlasıyla seviyorum ama ortak payda da buluştuğumuz bir konu da bundan da bahsetmeye başladık.
Evli birçok çifti gözlemliyorum hatta evli değil ama uzun ilişkisi olan birçok kişiyi gözlemliyorum. Suratımıza zannettiğiniz kadar mutlu değiliz diye bağırasaları var. Benim tezim zoraki ilişki yaşayan herkesin buna eğilimli olduğu gerçeğinden ibaret yani adam veya kadın, duygularından emin değil ve ne istediğini aslında bilmiyor ama biliyor sanıyor, sonra gerçekten istediğinin o kadın veya erkek olmadığını anlayınca da başka meyillere kayıyor. Buarada bir kadın olarak ben bizim duygularımızın daha net ve emin olduğunu düşünüyorum yani biz hem buna daha hızlı karar veriyoruz, hemde emin olma yüzdemiz daha yüksek. Daha hızlı olgunlaştığımız için mi, içimizdeki annelik dürtüleri mi bilmiyorum. Ayrıca meyilden kastım kesinlikle yukarıda da bahsettiğim gibi sadece fiziksel bir durum değil. O durum ciddi sıkıntılı fakat yanınızda sürekli eski sevgilisinin adını anan bir erkek\kadın olması da yeterince kırıcı değil mi, çünkü zaten benim yanımda kafasında başka biri var, yoldan çevirdiği biriyle tek gecelik bir ilişki yaşasa daha az incinirim.
Tabular ya da kurallar yok, durumu değerlendiriyoruz, biz şimdi neyizden başlayarak uzanan bir yolculuk bazen Mecnun'un dediği gibi "Bu ilişki bizi çok yordu gel nikah masasında dinlenelim" ile biterken, bazen de "bitti" ile taçlanıyor.
Bence konu ne istediğini bilmek ile bitiyor, hayattan, insanlıktan, ilişkilerden. Hepsinin ortak noktası ne istediğini bilip ona göre devam etmekten geçiyor sanki.
Ayrıca da fazla cesaret, fazla dürüstlük sıkıntılı kavramlar gibi gibi...
Daraldık biraz, zaten kapalı alan korkum var, aşağıdaki karikatür hepimize iyi gelecektir. Ne istediğimizi gerçekten bildiğimiz, yaptığımız ve gerçekten mutluluk için mücadele ettiğimiz güneşli günlere...

Bugün diziye ait bir söz okudum; "Kadınlar erkekler aldatır sanıyor, erkekler kadınlar aldatır sanıyor, bilmiyorlar ki bu bir şahsiyet meselesi." fazlasıyla düşünülesi...
Bunu düşünürken bir yandan aldatmanın sadece fiziksel bir eylemden ibaret olup olmadığını da sorgulayalım, mental olarak o ilişki de değilsen, hala eskilerden bahsediyorsan, gerçekten duygularından emin değilsen ve dengesiz davranıyorsan ki dengesiz olmanın tek nedeni bu mu onu da irdelemek lazım. Yine brain storm tadında zincirleme düşünüyorum. Eğer böyle ise geriye zaten fiziki olarak aldatmış olman kalıyor ki, bu da yani çok ta şey değil. Takılma yani buna.
Birkaç arkadaşım ile bunu sorguladık, yani ben dünyevi şeylerden konuşmayı fazlasıyla seviyorum ama ortak payda da buluştuğumuz bir konu da bundan da bahsetmeye başladık.
Evli birçok çifti gözlemliyorum hatta evli değil ama uzun ilişkisi olan birçok kişiyi gözlemliyorum. Suratımıza zannettiğiniz kadar mutlu değiliz diye bağırasaları var. Benim tezim zoraki ilişki yaşayan herkesin buna eğilimli olduğu gerçeğinden ibaret yani adam veya kadın, duygularından emin değil ve ne istediğini aslında bilmiyor ama biliyor sanıyor, sonra gerçekten istediğinin o kadın veya erkek olmadığını anlayınca da başka meyillere kayıyor. Buarada bir kadın olarak ben bizim duygularımızın daha net ve emin olduğunu düşünüyorum yani biz hem buna daha hızlı karar veriyoruz, hemde emin olma yüzdemiz daha yüksek. Daha hızlı olgunlaştığımız için mi, içimizdeki annelik dürtüleri mi bilmiyorum. Ayrıca meyilden kastım kesinlikle yukarıda da bahsettiğim gibi sadece fiziksel bir durum değil. O durum ciddi sıkıntılı fakat yanınızda sürekli eski sevgilisinin adını anan bir erkek\kadın olması da yeterince kırıcı değil mi, çünkü zaten benim yanımda kafasında başka biri var, yoldan çevirdiği biriyle tek gecelik bir ilişki yaşasa daha az incinirim.
Tabular ya da kurallar yok, durumu değerlendiriyoruz, biz şimdi neyizden başlayarak uzanan bir yolculuk bazen Mecnun'un dediği gibi "Bu ilişki bizi çok yordu gel nikah masasında dinlenelim" ile biterken, bazen de "bitti" ile taçlanıyor.
Bence konu ne istediğini bilmek ile bitiyor, hayattan, insanlıktan, ilişkilerden. Hepsinin ortak noktası ne istediğini bilip ona göre devam etmekten geçiyor sanki.
Ayrıca da fazla cesaret, fazla dürüstlük sıkıntılı kavramlar gibi gibi...
Daraldık biraz, zaten kapalı alan korkum var, aşağıdaki karikatür hepimize iyi gelecektir. Ne istediğimizi gerçekten bildiğimiz, yaptığımız ve gerçekten mutluluk için mücadele ettiğimiz güneşli günlere...

Yorumlar
Yorum Gönder