Kayıtlar

2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ÇEKMECELER

Resim
ÇEKMECELER Yönetmenliğini Caner ALPER ve Mehmet BİNAY'ın yaptığı 2014 yapımı Çekmeceler filmi son zamanlarda izlediğim ve çok etkilendiğim bir film oldu,konusu, görsel detayları ve oyunculuk performansıyla da dikkat çeken filmin cüretkar sahnelerinin yanı sıra konusuyla da ilgi çekebilecek bir film. Evrenselliğe artık iyice alıştığımız bu zaman diliminde ruh ve bedenlerimizin senkronize olmayışı fakat ısrarla senkron yakalamaya çalışan halimiz içler acısı halde, neyi-nasıl istediğimizi bilmeden sadece istiyoruz ve ayak uydurmaya çalışıyoruz, hepsi boşuna.Yanlışlar,hatalar hep bundan belki de biz yine kabul etmiyoruz,ayakta kalmaya çalışıyoruz.Her şeye böylesine itaat etmişken neden hala toplum içinde kısık sesle konuşmak zorunda olduğumuz konular var ya da hiç konuşamadığımız, insanlar ilk önce dürüstlüklerini kaybetmeye başladılar sonra da samimiyetlerini, psikolojik,fizyolojik,travmatolojik durumları ne olursa olsun gözetmeden acımasızsa eleştiriyoruz ve düşündürücü; bunda...

İNSANLIK ADINA YAZIYORUM

İNSANLIK ADINA YAZIYORUM Evet bugün insanlık adına yazıyorum,insanlığımız adına. Kaçımız insan olarak kalmayı başardık,parmakları göreyim. Bunu sınayamayacak kadar ukalayız, sınatamayacak kadar yalnız. Evet şu hepimizin başındaki yalnızlık belası,seçilmiş alışkanlıklar kategorisinde emin adımlarla ilerleyeninden hani. İnsanları düşünüyorum ve anlamaya çalışıyorum, hepimiz aynı çıkmazdayız sanırım, neden mi hepimizde aynı yalanlar,aynı kırılmışlık,bizi ortak paydada hayal kırıklıklarımız birleştiriyor. İlişkileri de düşünüyorum hepsi benim yaşadıklarıma benziyor,bana benziyor. Yorgun ve yıpranmış,tutmuyor matematiksel hesaplarımız,elinizde hesap makinasıyla dolaşır oldunuz,yapmayın, etmeyin,kuşlar ne güzel,bulutlar hala beyaz,deniz hala mavi iken. En çokta sonu gelmeyen başlangıçlar var hayatımızda,bitip tüketip,yalanlarla kandırıp,ayrıldıktan sonra bir rahatlama geliyor, bir de "sen benden iyilerine layıksın,seni üzmeye hakkım yok,aslında çok değerlisin..." başlığı ...

EN CONSERVE

Resim
EN CONSERVE 1795 yılında Nicolas APPERT tarafından bulunan konservecilik, bir yarışma vesilesiyle icat olmuştur. Yarışmayı talep eden tanıdık biri Napolyon. Napolyon'un "para,para,para" sözü kadar meşhur olmamış ama zamanın şartlarını iyi ifade eden "ordu midesi üzerinden yürür" sözü, konservenin gerekliliğini gözler önüne sermiştir. Durum üzerine bir yarışma düzenlenir ve savaş halinde olan Fransa'nın deniz üstündeki askerlerinin sürekli tek yönlü beslenmesi A ve C vitamini eksikliği, skorbüt, pellagra gibi hastalıklara neden olduğundan bir arayışa girilmiştir. Konservenin şuan kullanılan son hali bu olsa da ozamanlar metal kutulardan zararlı madde salınımı olduğu ve çeşitli zehirlenmeler olduğu için camda konserve kurmaya karar vermiştir Appert, Paris Sağlık Müdürlüğü'nün incelemleri sonucunda da "Kavanozdaki et suyu gayet lezzetli.İçindeki et parçaları da öyle.Ancak miktar olarak biraz az.Etli ve etsiz hazırlanan fasulye ve bezelye ...

FİLMEKİMİ-PAULİNA

Resim
PAULINA Bu yıl FilmEkimi' nde izleyebildiğim tek film PAULINA oldu, aslında bilet bakarken daha favori gösterilen benimde izlemeyi istediğim daha başka fimler vardı MUSTANG gibi fakat çalışınca gündüz seanslarına gitmek imkansız oluyor, haftaiçi çalıştığım için uygun gün ve saatte bu filmi yakalayabildim, konusu ilgimi çekmişti fakat dediğim gibi sadece bikaç filmin daha önceliği vardı.Ama çok güzel bir filmdi, kurgu,oyunculuk,diyaloglar özellikle başrol oyuncusu Dolores Fonzi'nin performansı gerçekten hayran bıraktı. "Genç Paulina, Arjantin’in ücra bir yöresinde öğretmenlik yapmak için Buenos Aires’teki avukatlık kariyerinden vazgeçer. Bu yeni fakat zorlu ortamda, siyasal fikirlerinden de vazgeçmemeye kararlıdır. Ne var ki, aralarında öğrencilerinin de olduğu bir grup genç Paulina’ya saldırır ve tecavüz eder. Yaşadığı sarsıntıya rağmen Paulina ideallerinden vazgeçmeyerek okuluna dönmeye karar verir. Başrolündeki Dolores Fonzi’nin performansıyla övgü toplayan Pa...

DEĞİRMEN

Resim
DEĞİRMEN Sabahattin Ali ye hayranım ölüyorum, bitiyorum. Nerdeyse iki yıl kadardır Kürk Mantolu Madonna kitabını okuması için insanlara yalvarıyorum, yine olsa yine yalvararırım.Evet bu hayattaki görevlerimden biri, kendi isteğimle seçtiğim bir görev daha ne olsun. Kürk Mantolu Madonna yı okumayan aşktan, meşkten, tutku falan bahsetmesin, adam yazmış çatır çatır alın okuyun, aşk öyle olmaz böyle de olmaz, işte benim yazdığım gibi olur. Bu kitap üzerine saatlerce günlerce konuşabilirim,düşünebilirim.En son bitirdiğim kısa kısa hikayelerden oluşan Değirmen kitabı da bir o kadar etkileyiciydi hele de giriş hikayesi olan Değirmen hikayesi yine başlı başına bir açılım, bir analiz, bir nedir ne denir bilemiyorum, Sabahattin Ali karmaşasının hikayede de romanda da nefes alır hala gelmesi durumudur. Bu kitapta birşey beni çok etkiledi, çünkü bu biz insanlığın ortak olduğu durum, ortaklaşa kullandığımız psikolojik çelişkimiz artık ne ise adı, tanımlaması zor, anlatması hayli uzun. Ay...

ENGLISH MAN IN NEW YORK

Resim
Englishman In New York Yıllardır bıkmadan yılmadan, ne zaman kendimi yalnız hissetsem bu Sting şarkısı bana eşlik eder. 1988 yapımı bu şarkı sanki duygularıma tercüman olmakta, her dinlediğimde bu his uyanmakta içimde, şarkının sözlerini bir arkadaşın Amerika ya giden bir arkadaşı arkasından yazıldığı söylenmekte, haftalarca aylarca çeşitli Avrupa ülkelerinin top 20 lerinden inmeyen bu şarkı, ne olur cover lanmasın , bişeylenmesin böylece kalsın dedirtirken sıra ona da gelmişti, alternatif  bikaç enstrüman ve ses efekti eklenerek tekrar yaratılan bu şarkının yeni versiyonu da bu şekildedir, tabiki bir "Sting" değil fakat çokta acımasız eleştirmemekte fayda var. İşte bir de şarkının sözleri; i don't drink coffee i take tea my dear i like my toast done on the side and you can hear it in my accent when i talk i'm an englishman in new york see me walking down fifth avenue a walking cane here at my side i take it everywhere i walk i'm an englishman in ...

DE-JENARASYON

Resim
DE-JENARASYON             Artık tam tamına 24 yaşındayım,farklı yerler,farklı insanlar, farklı duygular tecrübe ettim ama hala anlayamıyorum,kabullenemiyorum.              İnsanlar bir şeyin farkında değiller, herkesin kendisinden farklı düşünelebileceği olgusu, ya da farkındalar da kabul etmek işlerine gelmiyor, hayatta "tek" bir doğru yoktur, herkesin kendi doğrusu vardır. İnsanlık sanki metamorfoz geçirmekte insanlığında; duygularını başkalaştırmaya başladıkça fiziksel olarakta metamorfoza uğruyor. Evrilemeyen tek şey şu beyinlerimiz, fizyolojik ve ruhsal olarak bu kadar değişirken , beynimizi hep unutuyoruz.                Ulaşılamayan herşey ama herşey caziptir, hiç kimse inkar etmemeli bunu.Kesinlikle bundan vazgeçemiyoruz, ulaşamadıkça hırs yapıyor bu insanoğlu. Metamorfoza eğilimimizde belki bu yüzden, elde edebilme gayesi, hangi şeyde yada hangimizde yok ki ? Kurgusunu t...

"O" GİBİ

Resim
         Susmak anlatmanın yarısı, yarım hali Tamamlama gücümüz olduğunda bir borç gibi geri verilir suskunluk Hayal ederken, düşünürken, en çokta severken susarız Susmayı bekleriz bazen heyecanla Kırılmış veya dökülmüş değil Dimdik ayakta  Sen gibi ben gibi bütün insanlar "o" gibi bazen Sorgulamaktan bıkıyor onun gibi

İKLİMLER

                                                             Yazmayalı uzun zaman olmuş, hayat ne kadar yormuş ne kadar üzmüş beni yazamayacak anlatamayacak kadar.İnsanlar diyorum neden böyle kim için ve ne için , günlerimiz birbirimizden nefret etmekle geçiyor, sinirlendirmek, üzmek ve kırmakla da aynı zamanda.Durum böyle olunca tekrar yazmaya karar verdim hatta yazıp paylaşmaya, ben yazarım peki sen okur musun ?                Nuri Bilge Ceylan, İklimler filminde öyle güzel anlatmış ki, istiyoruz, elde ediyoruz, sonra da bırakıp gidiyoruz, çünkü hepimiz şımarık çocuklarız. Yaş farkı , kültür farkı vb. nedenler , biz neden arıyoruz çünkü canımız sıkılıyor. Peki tamam kimse çokta tutkulu bir aşk yaşamıyor belki de yaşayamıyor, yalnızlığa mı alıştık ne , böyle daha iyi.    ...