YOZGAT BLUES
YOZGAT BLUES
Merhaba herkese,
Eskişehir'de üniversiteyi okumuş olsam da İç Anadolu bölgesi hakkında çok bir şey bilmiyorum, bilmeme de gerek var mı bilmem, az çok tahmin ederim, bu da bana yeter. Zaten Eskişehir asla bir İç Anadolu şehri değildir, hani bir şarkı vardı ya "Ben uzaydayken onlar Mars'ta hayat arıyorlar", adını ve grubu bilemedim şimdi, bilenler vardır eminim. Müzikle de pek aram yoktur, spotify, türkçerap, karışık çal tuşu- bu kadar.
MUBI'den film izliyorum, kardeşimin öğrenci olması ilk defa işime yaradı, onun öğrenci hesabıyla açtım. Daha doğrusu kardeşim antremanları olmadığı için sürekli evde biraz da MUBI demiş, "Abla ya ben baktım hiçbir şey anlamadım, saçma sapan filmler var dedi, istiyorsan al hesabı kullan."-Kardeşim Besyocu, büyüyünce eşofman olacak.
Ercan KESAL'ın nefis filmi Yozgat Blues'u izleme şansına eriştim, ama yaa şimdi film eleştirisi yapacağım zannedip dağılmayın lütfen. Tabi ki de bu film bir metafor, yazılarımı daha önce okuduysanız şurdakini buraya koyduğumu bilirsiniz.
Ercan Kesal müzisyen, bir gün bir iş teklifi alıyor Yozgat'ta çok kaliteli bir yerden, kalkıp gidecek, kendisine bir vokal gerekiyor, daha önce eğitim verdiği birisine vokallik teklif ediyor, beraber kalkıp Yozgat'a gidiyorlar. Kadınla otel değil de apart gibi bir yerde beraber kalıyorlar, zaten arada yaş farkı var kadın da biraz kilolu ve güzel falan da değil, ama işini iyi yapan birisi. Ercan Kesal'da işini seven bir adam zaten para kazanmaya gelmiş oraya, hiç öyle hoşlantı kıpırtı yok, herkes işini yapıyor, işte arada sohbet muhabbet öyle geçiyor. Ercan Kesal bir gün kuaföre gittiğinde kendisi ve vokali için bir berber ayarlıyor, adam hem kadın hem erkek saçı yapmayı biliyor. Vokal ile kuaför yakınlaşıyor tabi, Yozgat'ta nerede akşam orada sabah, şaka şaka inşaatta bira falan içiyorlar ama tatlılar yani, Yozgat'ta kendisiyle bira içecek birini bulmuşken adam musmutlu. Ercan Kesal'da bakıyor kız elden gidiyor, içi kıpırdanmaya başlıyor. Ercan abi atı alan Üsküdar'ı geçti abicim sen nerdesin, kuaför kızı ailesiyle bile tanıştı sen sallanırken. İş işten geçmiş ama Ercan abi kadının gözüne gircem diye, çalıştıkları yerle sıkıntı oluyor, parayı ödemeye devam ediyor, yetmiyor arabasını satıyor, yetmiyor bağlamasını satıyor. Abi kız gitti kuaföre sen napıyorsun, şimdi buna gerek var mı.
Bazen olur ya başkaları bir şeye ilgi gösterince böyle bi kıpırdanırız hemen, ama iş işten geçmiştir. Bu sefer mücadeleye başlarız. Savaş açarız. Şunu diyor resmen Ercan Kesal'ın kadınla hiç işi yoktu, asla hoşuna bile gitmiyordu, kuaför girince araya "aaa burada da böyle bir kadın varmış yaa" oldu.
Elimizdekinin kıymetini veya farkını bilmeden yıllarımızı, günlerimizi geçiriyoruz. Her şeyi sıradanlaştırıyoruz, cesaretimizi öbür tarafa mı saklıyoruz?
Meditasyon ile ilgilendiğimi bir yazımda yazmıştım. Geçen yaptığım bir meditasyonda diyor ki; anın tadını ve keyfini çıkar, ne yapman ne hissetmen gerekiyorsa öyle yap, hesap etme, bu bir gün bitecek deme, korkma duygular geçicidir, onu gerçeğe dönüştüren zihindir, yani düşüncelerdir.
Bazen de şey olmaz mı, çok güzel giden şeyler bir anda bozulur, tekrar başlamaya da kimsenin cesareti olmaz ya da yeteri kadar sevgisi.
Bir önce ki yazım da bazen böyle demiştim, şimdi de neden böyle diyorum.
Haydi şu şarkıyla neşemiz yerine gelsin, tabi hala öyle bir şey varsa.
Dünya bir günse o da bugündür.
YanıtlaSil🙏
YanıtlaSil