BÖYLE BAZEN

Yine ara verdiğim ve yazmak için baya baya düşündüğüm bir zaman sonra yazmaya karar verdim. Biraz zamandır bazı acıları çekmekle meşguldüm, fazla meşguldüm ya hatta, düştüm düştüm kalktım.

Hayat fazla garip, insanlar fazla garip, her şey daha da garip olmaya başladı. Birçoğumuzun düşünmekten uyuyamadığı geceler var biliyorum, benim sayısız. 

Bir arkadaşım sevgilisinden ayrılmıştı, kendisi İstanbul'da okuyordu, sevgilisi Ankara'da. Dedi ki böyle olmuyor aradan zaman geçtikçe daha da umudunu kaybediyordu arkadaşım, ben gidiyorum Ankara'ya dedi. Kapısının önünde saatlerce beklemiş telefonlarına cevap vermeyince, eve elele biriyle girdiğini görmüş. Beni aradı, ağlıyordu. Trip falan atmıyordu kimse ona, kızmamıştı, küsmemişti de. Sadece onu istemiyordu artık. Gerçeklerle yüzleşmek için, gerçeklere ikna olmak için böyle mi olması lazım. Ben sosyal medyayı insanları kurcalamak için kullanıyorum, bunu da buradan itiraf edeyim, öğrenmemem gereken şeyler orada karşıma çıktı. 

Çok fazla bir çoğunluğumuz karantinada ekmek yaptı, çeşitli yemekler, tatlılar yaptı ve hepsine emek verdi. Ama birçoğumuz da verdiği emekleri geri aldı. Al işte yine başa döndük.

Bugün şifrelerimden birini unuttum ve notlar kısmında şifreyi arıyordum telefonumda. Asla neyin ne şifresi olduğunu da kayıt etmemişim. Bir not gördüm, 2017 yılında yazmışım; evlenen arkadaşlarım bir fotoğraf atmışlar gelin odasından ve ayrı gayrı yok yani artık, telefon gizleme, sır gizleme, bilmem ne gizleme, yok yani, artık bir bütünsün. Ama alışmışız ya gizemlere bir tuhaf geliyor işte, 3 yıl önce nasıl yani yazmışım ya hiç olmadık birinden mesaj gelirse. Güvensiziz, bizi seveni de üzüyoruz, biz de seviyoruz ama yine de üzüyoruz.Çözülemeyecek sorun olmadığına, sevginin en güçlü duygu olduğuna inanmadık, inanamadık.

Konu üzerinde en çok okunan yazılarımdan Kısır Yemek'i de okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Düşünüyoruz, sorguluyoruz, işin içinden çıkamıyoruz. 

Buarada Ahmet Telli'yi her yer ve zamanda okurum, aşağıdaki bir aşk şiiri değil, Ahmet Telli bazı siyasi olaylardan dolayı bir hücreye kapatılıyor, bu şiiri de orada yazıyor. Amacım umudu görün, Ahmet Telli çürümüyor ama al işte su çürüyor, bazen su bile çürür de biz devam ederiz.

Suyum, bir litrelik karton süt kutusu içinde. Yetmiş iki gündür
sakındığım ve hergün ancak bir kere dudaklarımı
değdirdiğim... Dilimi bir köpek gibi değdirdiğim. (Dilin suya
dokunuşu... Bir süngerin denizi yutuşu yani. Bir çölün seraba
kesilmesi bir an için.) Her gün ancak bir kere değdiriyorum
dudaklarımı suya. Dilimi kaçırıyorum artık. Sünger, bütün
vantuzlarını birden uzatmasın diye... Bataklıktaki suyun da bir
su yanı vardır. Çürüyen bir bedenin bile dayanılabilir
kokusuna. Kutuda kalan son bir yudum su, bu bile değildi
artık. Küstü, öldürdü kendini su...
Su çürüdü...

Adımdan gayrısını bilmiyorum

Ahmetl TELLİ



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İTAATKAR BİR KÖLE

CANIMI SIKAN BAĞZI ŞEYLER

OMG Nerdeyse 2 Yıl Olmuş!!!