DÜNYANIN NERESİ
DÜNYANIN NERESİ
Sahipsiz bir dünyadayız, neresinde olduğumuzu kimse bilmiyor. Bilmekte istemiyor bence. Yaptığınız asla takdir edilmiyor,açıksözlülüğünüz beş para etmiyor,yalan-dolan hikayelerinizin alkışları altında eziliyoruz hep beraber. Sağduyudan anlatmak istiyorum biraz, ülkemizin bulunduğu siyasi ve jeopolitik konuma girmeyeceğim, konu fazla ateşleniyor çünkü. Farkında mısınız bu ülkede sebepsiz yere ölen insanlar var, kendiliğinden ölmüyor bu insanlar peki bunu biliyor musunuz. Umursamadığınız her kim ya da kimse daha çok ölüyor, canlanıyor canlanıyor bir daha ölüyor.
Ferzan Özpetek'in yakın zamanlarda vizyona giren bir filmi var "Cebimizdeki Yabancı". Konu ve içerikle ilgili tam anlamıyla bir yorum yapmamakla kalıp, bir noktaya değineceğim. Eşcinsellikle ilgili filmde değindiği trajikomik sahneler vardı, gerçekten trajikomikti. Ben heteroseksüel bir birey olarak mesajları aldım, durdum, düşündüm. Sinema salonundan tam anlamıyla anırma sesleri geliyordu, neden ? Bu hayatta ne sizi bu kadar güldürüyor, ya da lanet olsun güldürmesin artık güldürüyorsa da. Her yıl çeşitli sebeplerle ölen trans bireyler var, ailesi tarafından katledilen birçoğunuzun tabiriyle "o kendi istediği için öyle" olan insanlar var. Ferzan Özpetek'in hayatını bilen kaç kişi var bilmem ama, pardon da neye anırarak güldünüz? Bi ara espri anlayışımın kıt olabileceğini bile sorguladım. Zaten lütfen birazcık sizde kendinizi sorgulayın.
Bir toplulukta eşcinsellik konusuyla ilgilendiğimi ve film veya belgeseller izlediğimi söyledim. "Sus, sus, sessiz ol" sesleri yükseldi masadan. Ben yalan mı söyledim, hırsızlık mı yaptım, karışık pideye dönmüş ülkemiz için çıkan binlerce haber için "amannnn bananeeee,hayat çok güzelllll, sevgilimi koluma takarım Bebek'te üç-beş tur atarım" mı dedim, ya da biliyormusunuz ben falanca yer de şu kadar paraya şu yemeği yedim, yok yok yetmez, "canım biliyormusun benim üstemdeki kıyafeti almaya senin paran yetmezzzzz" mi demişim.
Siyaset konuşamıyoruz, eşcinsellik konuşamıyoruz, ayrıştırılan halklar için konuşamıyoruz. Ne konuşalım biz söyleyin, makyaj videosu da izlemiyorum ki youtube'dan anlatayım, instagram'a saniye başı story'de atmıyorum, yazayım çizeyim. Napalım biz yanyana gelip susalım bence zaten kimse kimsenin derdini de dinlemek istemiyor, en azından bana öyle geliyor.
Gün geçtikçe incelen bedenlerimizin inceliklerinden kopuyorduk.
Kanayan yerlerimizden,
Vurdumduymaz hallerimizden,
Ağlıyorduk ama duyurmuyorduk.
Blogumu tesadüfen okuyan insanlardan zaman zaman mesajlar alıyorum. Birkaç ay önce aldığım bir mesajda bloğum bir paragraf kadar övülmüş, iyi hoş ne güzel ne mutlu bana, okuyup anlayan kitle var. Arkadaş bana diyor ki "yalnızzzzz ki eki ayrı olmalııııı"
O "ki" eki ölsün,
O "ki" ekini mezara koysunlar.
Yüzeyselliğimize çareler aramıyoruz, bananecilik diye birşey var. Hayat ne güzel, mis.
Dünyanın sonuna doğmuşuz ya da ölmüşüz de haberimiz yok.
Yorumlar
Yorum Gönder