HAYAT DEVAM EDİYOR

HAYAT DEVAM EDİYOR

Ne olursa olsun yaşıyoruz, yaşamaya devam ediyoruz, nedir bizi bu kadar inatçı kılan?

Geçenlerde haberleri izliyorum normalde televizyon izlemem, Birgün gazetesini takip ediyorum hergün onu okurum, o yüzden çok magazinsel veya kime ne olmuş nasıl olmuş haberlerinden haberim yok. Bir hastalık var küçük çocukların yakalandığı ve her yıl 4 doz bir ilacı var onu almaları gerekiyor bu ilaçta amerikadan geliyormuş, çok pahalı bir ilaç. Bu hastalıkla mücadele eden aileler devletten bu ilacı ücretsiz talep ediyorlar, devlet baba yine arkamızda değil, sahi biz kime güvenecektik ben o kısmı baya kaçırmışım. Yatak döşek yatan hasta çocukları gösteriyor kameralar, anneleri babaları başlarında ağlıyor,üzülüyor. Bir çocuğun odası dikkatimi çekti aile çocuğun başucunu süslemiş,kardeşiyle resmini koymuş. Kadın umutlu umutlu konuşuyor, oğluna şakalar yapıyor,moral verici şeyler söylüyordu.

Tam olarak şunu düşündüm ya benim başıma gelse bu olay bu kadar dik durabilir miyim, ya da naparım, havaya suya üzülen yer yer iştahı bile kesilen ben böyle bir derdim olsa naparım, içimden bir ateş aşağı doğru iniyor, kalbim hızla çarpıyor düşündükçe. Suni dertlerimizle boğuşurken gerçek acıları mı unutmuşuz, ne olmuş?

Sonrasında eğlenceli bir haber çıkıyor, izliyorum, gülüyorum. 

Fazlasıyla yoğun uçan kabin görevlilerinin günde 20 saat mesai yaptıkları olur, her ne olursa olsun işlerini aksatmazlar ve yataklarından fırlayarak gittikleri ev nöbetlerinin ya da alan nöbetlerinin sonunda kendilerini bambaşka bir ülkede veya şehirde bulurlar. Aralarında hep şu laf dolanır, bizimde çok kalbimizi kırdılar ama kalkıp uçuşa gittik.

Halam vefat ettiğinde onu en son yoğun bakım odasında görmüştüm, babanem, babam, amcam hepimiz ordaydık. Biz çıktıktan 5 dk sonra halam vefat etti. Ben hıçkırarak ağlama krizine girmiştim, bağırıyordum ve ağlıyordum. Babanem onu morg a kaldırmadan önce gidip yatağının başına yanağından bir kere öpmüş. Kardeşim anlatıyor ben krizlere girmişken o ayaklarının üstüne basarak odaya gitmişti. Beni yatıştıramayınca babam ve kardeşim dışarı çıkardılar, elimi yüzümü yıkadılar. Şimdi düşündükçe inanamıyorum, hayattaki en kıymetli dostu, arkadaşı ölmüş olan babanem dimdik bekliyordu morg un önünde, ben ise ağlamaktan patlayan gözlerim ve kısılan sesimle öylece etrafa bakıyordum.

Hayat amansız bir şekilde devam ediyor, gözümüze uyku girmediği gecenin sabahında işe gidiyoruz, duyduklarımızı sabah unutmuşuz gibi kalkıp sınava gidiyoruz, ağlamaktan şişen gözlerimizi unutup markete gidiyoruz, fazlasıyla yorulmuş olsakta kendimizi yine serviste, metrobüste buluyoruz. Ve bulmak zorundayız. Ve yaşamak zorundayız.

Bizimde kalbimizi kırdılar zamanında, hatta kalkıp çay bile koyduk.
Unutuyoruz çünkü çay var, çay içiyoruz.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İTAATKAR BİR KÖLE

CANIMI SIKAN BAĞZI ŞEYLER

OMG Nerdeyse 2 Yıl Olmuş!!!